21 Eylül 2008 Pazar

Boşluk

Günlerden pazardı. Kafamda o kadar çok şey vardı ki. Hangisini önce düşünmeliydim bilmiyordum. Hangisini önce düşünmem gerektiğini bulmak için bile düşünüyordum.

Annem bir yandan sevgilim bir yandan kafamı bulandırmaya başlamıştı. İstemiyordum bunu yapmayı. Niye bu kadar zorluyorlardı ki sanki.

Tek bir vidayla zor duran kapı kolunu yavaşça açtım. Avına yaklaşan aslan kadar sessiz ve dikkatli olmak zorundaydım. O kadar sessizdim ki kalp atışlarımı duyuyordum. Gözüm birden yerde duran eski halıya takıldı. Ne zaman alındığını hatırlamaya çalıştım. Şu an için yapılması en gereksiz şeyi yapıyordum. Kafamı sağa sola sallayarak bu saçma şeyi düşünmekten vazgeçtim. Lanet olsun!! Yine düşünmeye başladım işte. Çok vakit kaybettim.

Evime, 28 yılımı geçirdiğim yere son kez bir daha baktım. Gitmek en mantıklı olanıydı. Caddeye çıktığımda hafiften başlayan yağmur çok iyi gelmişti. Cebimden sigara çıkartıp yaktım ve yoldan bir taksinin geçmesini bekledim. Dumanı içime çektikçe rahatlamam gerekiyordu ama tam tersine gerilmeye başlamıştım. Siktir, işte yine düşünüyordum. Sigaraya ne zaman başlamıştım acaba. Lisedeydim herhalde, hayır hayır üniversite 1.sınıftı sanırım. Yoksa lisenin bittiği o sene yaz tatili miydi ??? Sigarayı bitirmeden yere attım boşluğu istiyordum sadece , düşünmemeye yoğunlaşmaya çalıştım. Sarı araba selektör yaparak geliyordu işte karşıdan.

- Nereye ?
- Havaalanı.
- Tabi efendim.

Yağmurun sesini duymak ve toprağın kokusunu içime çekmek için pencereyi açtım. Evet şimdi rahattım sanırım. Sınırsız bir boşluk. Sadece yağmur ve toprak kokusu.

Uçağımın kalkmasına 45 dakika vardı. Kendime su almak içi bekleme salonundaki kafeye doğru ilerledim. Kafe tıklım tıklımdı. Saat 02:15 olmasına rağmen çok insan vardı. Kahve, çay ve bira içen bir sürü insan. Bira.. Alkol.. İşte yine başlıyoruz. Hangi yılbaşıydı o içip içip salonun ortasına kustuğum. Çok karıştırmıştım içkileri. 2001 olabilirdi. 2002 veya 2003 de olabilir. Gözümü kapatıp boşluğu düşünmeye başladım yine. 2000 olmadığı kesindi ama. Boşluk sadece boşluk. 2006 veya 2007 olamazdı. Düşünme. Boşluğu iste. Bekleme salonunun ortasında kafasını öne eğmiş, gözlerini sıkı sıkı kapatmış, kendini kastığı çok belli bir adam. Dikkat çektiğim kesindi. Kendime gelmeliydim.

- İyi misin ?
- Efendim..
- Kötü gözüküyorsun.
- Teşekkür ederim, iyiyim.

Kadının yanından ayrıldım. Herkes bana bakıyordu, haklıydılar. Tuvalete kendimi zor attım. Boşluk, büyük bir boşluk. Bu boşlukta sadece kaybolmak istiyordum.

Gözümü açtığımda pilot anons yapıyordu. Herkesi kemerini takması için uyarıyordu. Yanımdaki adama baktım, onu görmemiştim uçağa bindiğimde. Demek ki koltuğuma oturur oturmaz uyumuşum. Dışarı baktığımda mutlu oldum çünkü kar yağıyordu. Uzun yıllar sonra kar..

Artık buradaydım. Benim gibi insanların arasında. Sınırsız boşluk isteyenlerin arasında. Sürekli düşünenlerin, beynine hükmedemeyenlerin arasında. Yalnız olmadığımı biliyordum. Beni ilk bulduklarında buna inanmamıştım ama işte buradaydım. Beynim artık yeniden benim olacaktı. Boşluk benimdi artık. Sürekli düşünmekten kurtulacaktım. 4 gün tek bir konuyu düşünmekten odamdan çıkamamıştım. Altı üstü bir tane pantolon alacaktım. 2 marka arasında kalmıştım ve seçememiştim. Artık buradayım. Boşluktaydım….

2 ay önce…

- Ciddi misiniz siz ?
- Kesinlikle. Sizin gibi bir çok insan var. Yıllarca sizin gibi insanları takip ettik. Zamanı geldi.
- Ne yani her şeyi bırakıp sizinle gelmemi istiyorsunuz.
- Evet, sadece bu kadar.
- Çıldırmışsınız siz. Ben gayet normalim. Sadece biraz fazla düşünüyorum.
- Hayır, maalesef normal değilsiniz.
- Evimden çıkmanızı rica ediyorum.
- Peki, ama bu konuştuklarımızı “düşünmenizi” istiyorum.

1 ay önce…

- Hayır, istemiyorum doktora gitmeyi. Kaç defa gittik bir bok çıkmıyor işte.
- Düzgün konuşur musun benimle. Ne yani doktora değil de oraya mı gideceksin.
- Evet bunu istiyorum.
- Nişanlın ne diyor bu konuda.
- Doktora gitmeliymişim.
- Kız haklı işte doktora gidelim. Lütfen son bir kez.
- Hayır gitmem, gidemem..

3 gün önce…

- Teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkürler.
- Ben neyim ??
- Bir nevi çift kişiliğe sahipsiniz diyebilirz. Siz ve beyniniz.
- Yani.
- Beyniniz istediği şeyi, istediği zamanda, istediği yerde düşünüyor. 5 yıl önce kız arkadaşınızla gittiğiniz bir film. Veya 1 ay önce radyoda dinlediğiniz bir program. Siz de bunu “düşünmek” olarak algılıyorsunuz. Aslında bütün bunları siz değil beyniniz yapıyor.
- Peki tamam. Beynim benden bağımsız bir şeyler yapıyor kafamın içinde. Ne olacak yani, sürekli böyle mi olacak ? Tedavisi yok mu bunun ?
- Maalesef yok. Ama gitmeyi kabul ettiğiniz bu yerde beyninizi kontrol etmeyi öğreteceğiz. Belki de aynı anda 2 gazete birden okuyabilirsiniz. Veya 2 film birden izleyebilirsiniz. Ve bunları birbirine karıştırmadan yapacaksınız.
- Mutant gibi bir şey mi olacağım yani. X-Men’de var hani. (gülerek)
- Hayır, siz ve beyniniz olacaksınız. Sadece bu kadar…

Hiç yorum yok: